Rahim Ağzı Kanseri Tedavisi

Rahim Ağzı (Serviks) Kanseri

Rahim ağzı (serviks) kanseri, rahmin vajinaya açılan alt kısmı olan serviksteki hücrelerin anormal ve kontrolsüz bir şekilde çoğalarak kötü huylu (malign) bir tümör oluşturmasıdır. Bu kanser türü, rahmin iç zarından kaynaklanan endometrium kanserinden farklıdır. Rahim ağzı kanserinin gelişimindeki en önemli faktör, yüksek riskli Human Papillomavirus (HPV) tipleri ile oluşan kalıcı (persistan) enfeksiyondur. HPV çok yaygın bir virüs olsa da, enfeksiyonların çoğu bağışıklık sistemi tarafından temizlenir ve sadece küçük bir kısmı uzun yıllar (genellikle 10-20 yıl) süren bir süreçte önce kanser öncüsü lezyonlara (CIN – Servikal İntraepitelyal Neoplazi), sonra da kansere dönüşebilir.

Rahim ağzı kanserinin en önemli özelliklerinden biri, büyük ölçüde önlenebilir bir kanser olmasıdır. Hem HPV aşıları ile birincil korunma sağlamak hem de düzenli tarama testleri (Pap smear ve/veya HPV testi) ile kanser öncüsü lezyonları erken evrede saptayıp tedavi etmek mümkündür. Erken evrede veya henüz kansere dönüşmemiş lezyonlar aşamasında yakalandığında, rahim ağzı kanserinin tedavisi son derece başarılıdır. Tedavi, hastalığın evresine göre planlanır ve cerrahi, radyoterapi (ışın tedavisi), kemoterapi gibi yöntemleri içerebilir. Bu süreç, mutlaka multidisipliner bir onkoloji ekibi tarafından yönetilmelidir. Prof. Dr. Nuray Bozkurt, Ankara‘daki kliniğinde rahim ağzı kanserinden korunma, tarama, erken tanı (kolposkopi, biyopsi) ve kanser öncüsü lezyonların tedavisi konularında hizmet vermekte, kanser tanısı alan hastaları ise en doğru tedavi için uzman onkoloji merkezlerine yönlendirmektedir.

Rahim Ağzı Kanseri Nedir? Nedenleri ve Risk Faktörleri Nelerdir?

Rahim ağzı kanseri, serviksi oluşturan hücrelerde başlayan malign bir tümördür. En sık görülen tipi Skuamöz Hücreli Karsinomdur (yaklaşık %70-80), bunu Adenokarsinom (%15-25) takip eder.

Ana Neden: Yüksek Riskli HPV Enfeksiyonu: Rahim ağzı kanserlerinin neredeyse tamamının (%99’undan fazlasının) nedeni, cinsel yolla bulaşan yüksek riskli HPV tipleriyle oluşan kalıcı (persistan) enfeksiyondur. Vücudun bağışıklık sistemi genellikle HPV’yi temizler, ancak temizleyemediği durumlarda virüs hücrelerde değişikliklere yol açabilir. Özellikle HPV Tip 16 ve Tip 18, tüm rahim ağzı kanserlerinin yaklaşık %70’inden sorumludur.

Diğer Risk Faktörleri: HPV enfeksiyonu kanser gelişimi için gerekli olsa da tek başına yeterli değildir. Aşağıdaki faktörler riski artırabilir:

  • Sigara Kullanımı: Bağışıklık sistemini zayıflatır ve HPV enfeksiyonunun kalıcı olma, kansere ilerleme riskini artırır.
  • Zayıflamış Bağışıklık Sistemi: HIV/AIDS hastaları veya organ nakli gibi nedenlerle bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaç kullananlarda risk daha yüksektir.
  • Erken Yaşta Başlayan Cinsel Aktivite: HPV ile erken yaşta karşılaşma olasılığını artırır.
  • Çok Sayıda Cinsel Partner: HPV bulaşma riskini artırır.
  • Diğer Cinsel Yolla Bulaşan Enfeksiyonlar: Klamidya, Gonore, Herpes Simpleks Virüs (HSV) gibi enfeksiyonlar riski artırabilir.
  • Uzun Süreli Doğum Kontrol Hapı Kullanımı: Mekanizması tam anlaşılamamakla birlikte, 5 yıldan uzun süreli kullanımda hafif bir risk artışı bildirilmiştir.
  • Çok Sayıda Doğum Yapmış Olmak:
  • Düşük Sosyoekonomik Düzey ve Yetersiz Beslenme: Tarama programlarına ulaşımda zorluk ve bağışıklık sistemini etkileyebilecek faktörler.
  • Aile Öyküsü: Nadiren genetik yatkınlık rol oynayabilir.

Rahim Ağzı Kanserinin Belirtileri Nelerdir? Erken Evre Neden Sessizdir?

Rahim ağzı kanserinin ve özellikle kanser öncüsü lezyonların (CIN) en önemli özelliği, erken evrelerde genellikle hiçbir belirti vermemeleridir. Hastalık ilerlemeden fark edilmesinin tek yolu düzenli tarama testleridir. Bu nedenle “hiçbir şikayetim yok” düşüncesiyle taramaları aksatmamak hayati önem taşır.

Hastalık ilerledikçe ortaya çıkabilecek belirtiler şunlardır:

  • Anormal Vajinal Kanama:
    • En sık belirti: Cinsel ilişki sonrası kanama veya lekelenme (postkoital kanama).
    • Adet dönemleri arasında düzensiz kanama veya lekelenme.
    • Normalden daha uzun veya daha ağır adet kanamaları.
    • Menopoz sonrası herhangi bir vajinal kanama.
  • Anormal Vajinal Akıntı: Sulu, pembe, soluk, kanlı veya kötü kokulu olabilen, sürekli veya artan miktarda akıntı.
  • Pelvik Ağrı: Kasık bölgesinde veya sırtta ağrı (genellikle hastalığın ilerlediğini gösterir).
  • Ağrılı Cinsel İlişki (Disparoni).
  • İleri Evre Belirtileri: Hastalık çevre dokulara veya uzak organlara yayıldığında bacaklarda şişlik (lenf ödemi), idrar yaparken zorlanma veya kanlı idrar (mesane tutulumu), dışkılama zorluğu veya rektal kanama (rektum tutulumu), istemsiz kilo kaybı, aşırı yorgunluk gibi belirtiler görülebilir.

Rahim Ağzı Kanseri Tanısı Nasıl Konulur? Tarama, Kolposkopi ve Biyopsinin Önemi

Rahim ağzı kanserinin tanısı, tarama testlerindeki anormalliklerin ileri tetkiklerle doğrulanmasıyla konulur. Bu süreçte Prof. Dr. Nuray Bozkurt önemli bir rol oynar:

  1. Tarama Testleri (Screening): Belirti göstermeyen kadınlarda kanseri veya öncülü lezyonları erken saptamak için yapılır:
    • Pap Smear (Papanicolau Testi): Rahim ağzından dökülen hücrelerin mikroskop altında incelenmesidir. Hücresel anormallikleri (ASC-US, LSIL, HSIL vb.) saptar.
    • HPV Testi: Rahim ağzından alınan sürüntü örneğinde yüksek riskli HPV tiplerinin DNA’sını arar.
    • Güncel tarama protokolleri genellikle yaşa göre Pap smear, HPV testi veya her ikisinin birlikte (Ko-test) yapılmasını içerir. Prof. Dr. Bozkurt, size uygun tarama takvimini belirleyecektir.
  2. Kolposkopi: Pap smear veya HPV testi sonucu anormal çıkan kadınlarda yapılan bir sonraki adımdır. Özel bir mikroskop (kolposkop) ile rahim ağzının büyütülerek detaylı incelenmesidir. Anormal alanları belirlemek için asetik asit ve Lugol solüsyonları kullanılır.
  3. Servikal Biyopsi: Kesin tanı yöntemidir. Kolposkopi sırasında saptanan şüpheli alanlardan küçük doku parçalarının alınması ve patolojik incelemeye gönderilmesidir. Patoloji sonucu, lezyonun CIN mi (ve hangi derecede) yoksa invaziv kanser mi olduğunu belirler.
  4. Endoservikal Küretaj (ECC): Rahim ağzı kanalından örnek alınmasıdır. Kolposkopide kanalın içi görülemiyorsa veya glandüler hücre anormalliği varsa yapılır.
  5. Konizasyon veya LEEP: Bazen tanı için (biyopsi yetersizse veya lezyonun tamamını değerlendirmek için) veya CIN 2/3 gibi kanser öncüsü lezyonların tedavisi için rahim ağzından koni şeklinde daha büyük bir doku parçası çıkarılması gerekebilir.

Rahim Ağzı Kanseri Evrelemesi Nasıl Yapılır?

Kanser tanısı patolojik olarak doğrulandıktan sonra, tedaviyi planlamak için hastalığın yaygınlığını belirlemek amacıyla evreleme yapılır. Rahim ağzı kanserinin evrelemesi, Uluslararası Jinekoloji ve Obstetrik Federasyonu (FIGO) tarafından belirlenen kriterlere göre öncelikle klinik muayene ve görüntüleme yöntemleri ile yapılır:

  • Detaylı Pelvik Muayene: Tümörün boyutunu, vajinaya veya rahmin yanındaki destek dokulara (parametrium) yayılıp yayılmadığını değerlendirmek için yapılır. Bazen daha iyi değerlendirme için anestezi altında muayene gerekebilir.
  • Görüntüleme Yöntemleri:
    • Pelvik MRG (Manyetik Rezonans Görüntüleme): Tümörün boyutunu, çevre dokulara (parametrium, vajina, mesane, rektum) yayılımını ve pelvik lenf nodlarının durumunu değerlendirmede en hassas yöntemlerden biridir.
    • BT (Bilgisayarlı Tomografi – Toraks/Abdomen/Pelvis): Özellikle lenf nodlarına veya uzak organlara (akciğer, karaciğer vb.) yayılımı (metastaz) araştırmak için kullanılır.
    • PET-CT: Özellikle lenf nodu metastazlarını veya uzak yayılımı saptamada BT ve MRG’ye ek olarak veya alternatif olarak kullanılabilir.
  • Diğer İncelemeler (Gerektiğinde): Sistoskopi (mesane içine bakma) veya rektoskopi/kolonoskopi (rektuma bakma), eğer bu organlara yayılım şüphesi varsa yapılır.

Evreler: FIGO evrelemesine göre Evre I (kanser sadece rahim ağzında), Evre II (rahim ağzı dışına yakın dokulara yayılmış), Evre III (pelvis yan duvarına veya vajinanın alt kısmına yayılmış, böbrek yolunu etkileyebilir, lenf nodu tutulumu olabilir) ve Evre IV (mesane/rektuma veya uzak organlara yayılmış) olarak sınıflandırılır.

Rahim Ağzı Kanseri Tedavi Yöntemleri: Multidisipliner Onkoloji Yaklaşımı

Rahim ağzı kanserinin tedavisi, hastalığın evresi başta olmak üzere birçok faktöre bağlıdır ve mutlaka Jinekolojik Onkolog, Radyasyon Onkoloğu ve Medikal Onkolog’tan oluşan multidisipliner bir ekip tarafından planlanmalı ve yürütülmelidir. Prof. Dr. Nuray Bozkurt, tanı sonrası hastalarını bu uzman ekiplere yönlendirir.

Prekanseröz Lezyonların (CIN 2/3) Tedavisi: (Genellikle Jinekologlar veya Jinekolojik Onkologlar tarafından yapılır)

  • LEEP (Loop Electrosurgical Excision Procedure): İnce bir tel halka (loop) ve elektrik akımı kullanılarak anormal dokunun çıkarılmasıdır. En sık kullanılan yöntemdir.
  • Konizasyon: Rahim ağzından koni şeklinde bir doku parçasının bistüri (soğuk konizasyon) veya lazer ile çıkarılmasıdır. Hem tanı hem tedavi sağlar.
  • Ablatif Tedaviler (Nadiren): Kriyoterapi (dondurma) veya lazer ablasyonu (yakma) seçilmiş vakalarda kullanılabilir.

İnvaziv Rahim Ağzı Kanseri Tedavisi: (Genellikle Onkoloji Ekipleri tarafından yapılır)

  • Erken Evre Kanser (Evre IA1, IA2, IB1, bazen IIA1):
    • Cerrahi Tedavi: Genellikle temel tedavi seçeneğidir.
      • Radikal Histerektomi: Rahmin, rahim ağzının, rahmin etrafındaki destek dokuların (parametrium), vajinanın üst kısmının ve pelvik lenf nodlarının çıkarılmasıdır. Açık, laparoskopik veya robotik yöntemle yapılabilir. Jinekolojik Onkolog uzmanlığı gerektirir.
      • Fertilite Koruyucu Cerrahi (Radikal Trakelektomi): Çok seçilmiş, erken evre (küçük tümörlü) ve çocuk isteği olan genç hastalarda, rahmin gövdesi korunarak sadece rahim ağzının ve çevre dokuların çıkarıldığı özel bir ameliyattır. Özel uzmanlık gerektirir.
    • Radyoterapi: Cerrahiye uygun olmayan hastalarda veya cerrahi sonrası nüks riski yüksek olanlarda kemoterapi ile birlikte veya tek başına kullanılabilir.
  • Lokal İleri Evre Kanser (Evre IB2, IIA2, IIB, III, IVA):
    • Kemoradyoterapi: Temel tedavi yöntemidir. Eksternal radyoterapi ve brakiterapinin, genellikle haftalık düşük doz kemoterapi (en sık Sisplatin) ile birlikte uygulanmasıdır. Amaç hem lokal tümörü kontrol etmek hem de olası mikroskobik yayılımları tedavi etmektir.
  • İleri Evre (Metastatik) Kanser (Evre IVB) veya Nükseden Kanser:
    • Kemoterapi: Genellikle tedavinin temelini oluşturur. Farklı ilaç kombinasyonları kullanılır.
    • Hedefe Yönelik Tedaviler: Özellikle anjiyogenez inhibitörü olan Bevacizumab, kemoterapiye eklenebilir.
    • İmmünoterapi: Özellikle PD-1/PD-L1 inhibitörleri (örn: Pembrolizumab), belirli durumlarda (PD-L1 pozitifliği veya MSI-high durumu) tek başına veya kemoterapi ile birlikte kullanılabilir.
    • Palyatif Radyoterapi: Kanama veya ağrı gibi belirtileri kontrol etmek amacıyla kullanılabilir.

Tedavi Sonrası Takip ve Yaşam Kalitesi

Rahim ağzı kanseri tedavisi tamamlandıktan sonra, hastalığın tekrarlama (nüks) riskini erken saptamak ve tedavinin olası uzun dönem yan etkilerini yönetmek amacıyla düzenli ve uzun süreli takip çok önemlidir. Takipler genellikle ilk 2 yıl 3-4 ayda bir, sonraki 3 yıl 6 ayda bir, 5 yıldan sonra ise yıllık olarak yapılır. Takiplerde jinekolojik muayene, Pap smear (vajinal kafdan), gerekirse kolposkopi, görüntüleme yöntemleri ve kan testleri yer alır.

Tedavinin (özellikle cerrahi ve radyoterapinin) cinsel fonksiyonlar, mesane ve bağırsak fonksiyonları üzerinde etkileri olabilir. Lenfödem (bacaklarda şişlik), erken menopoz (yumurtalıklar alınmışsa veya radyoterapi görmüşse), vajinal kuruluk ve daralma gibi sorunlar yaşanabilir. Bu konularda destekleyici tedaviler, danışmanlık ve rehabilitasyon programları önemlidir. Psikolojik destek de tedavi ve takip sürecinin önemli bir parçasıdır.

Ankara’da Rahim Ağzı Kanseri Sürecinde Prof. Dr. Nuray Bozkurt’un Rolü ve Desteği

Prof. Dr. Nuray Bozkurt, rahim ağzı kanserinin önlenmesi, erken tanısı ve tedavi sürecinin yönetiminde Ankara‘da kritik bir rol oynamaktadır:

  • Önleme ve Farkındalık: HPV aşılarının önemi ve düzenli taramanın gerekliliği konusunda hastalarını bilinçlendirir.
  • Tarama ve Erken Tanı: Pap smear ve HPV testlerini uygular, anormal sonuçları olan hastaları kolposkopi ve biyopsi ile doğru bir şekilde değerlendirir.
  • Prekanseröz Lezyonların Tedavisi: CIN 2, CIN 3 gibi kanser öncüsü lezyonların tedavisini LEEP veya konizasyon gibi yöntemlerle etkin bir şekilde gerçekleştirir (eğer bu işlemleri kendisi yapıyorsa).
  • Kanser Tanısı ve Uzman Yönlendirmesi: Rahim ağzı kanseri tanısı konulduğunda, hastayı durum hakkında şefkatli ve net bir şekilde bilgilendirir. Tedavi sürecinin en iyi şekilde yönetilmesi için hastayı gecikmeden Ankara’daki deneyimli Jinekolojik Onkoloji, Medikal Onkoloji ve Radyasyon Onkolojisi uzmanlarından oluşan multidisipliner ekiplere yönlendirir ve gerekli koordinasyonu sağlar.
  • Tedavi Sonrası Takipte İşbirliği: Onkoloji ekibi tarafından tedavisi tamamlanan hastaların uzun dönem jinekolojik takiplerini onkoloji ekibiyle koordineli olarak sürdürür.
  • Destekleyici Yaklaşım: Kanser tanısı ve tedavisinin zorlu sürecinde hastalarına bilimsel rehberlik sunarken aynı zamanda empatik ve destekleyici bir yaklaşım sergiler. Soruları yanıtlar ve endişeleri gidermeye çalışır. İletişim için(0538 983 18 78)(0312 284 00 12) numaralı telefondan ulaşılabilir.

Unutmayın: Rahim ağzı kanseri büyük oranda önlenebilir ve erken evrede yakalandığında yüksek oranda tedavi edilebilir bir hastalıktır. Düzenli taramalarınızı aksatmayın ve anormal belirtileriniz varsa mutlaka doktorunuza başvurun. Kanser tanısı durumunda ise tedavinin mutlaka bu alanda uzmanlaşmış bir onkoloji ekibi tarafından yürütülmesi gerektiğini bilin. Erken teşhis ve doğru tedavi yönetimi için Ankara‘daki kliniğimizde Prof. Dr. Nuray Bozkurt’tan danışmanlık alabilirsiniz. Randevu için 0538 983 18 78 numaralı telefonu arayınız

Merak Ettikleriniz

Hayır, farklı kanser türleridir. Rahim ağzı kanseri rahmin en alt kısmı olan serviksten, rahim kanseri ise rahmin iç zarından (endometrium) kaynaklanır. Nedenleri ve risk faktörleri genellikle farklıdır.

Ana nedeni yüksek riskli HPV tipleriyle oluşan kalıcı enfeksiyondur. Ancak HPV enfeksiyonu geçirenlerin çok küçük bir kısmında kanser gelişir. Çoğu enfeksiyon bağışıklık sistemi tarafından temizlenir.

Evet, en önemli özelliği erken evrelerde ve kanser öncüsü lezyonlarda (CIN) genellikle hiçbir belirti vermemesidir. Bu yüzden düzenli tarama (Pap smear/HPV testi) çok önemlidir. İlerleyen evrelerde ilişki sonrası kanama, anormal akıntı, adet dışı kanama gibi belirtiler görülebilir.

Özellikle cinsel ilişki sonrası kanama, menopoz sonrası kanama, adet düzeninde değişiklikler, anormal veya kötü kokulu akıntı, pelvik ağrı gibi belirtilerde mutlaka doktora başvurulmalıdır.

Kesin tanı, anormal tarama testi sonucu veya şüpheli muayene bulgusu üzerine yapılan kolposkopi eşliğinde alınan biyopsi örneğinin patolojik incelemesi ile konulur.

CIN (Servikal İntraepitelyal Neoplazi), rahim ağzı hücrelerindeki kanser öncüsü değişiklikleri ifade eder. CIN 1 genellikle hafif bir değişikliktir ve çoğunlukla kendiliğinden geriler. CIN 2 ve CIN 3 ise daha ileri derecede değişikliklerdir, kansere dönüşme riskleri daha yüksektir ve mutlaka tedavi edilmeleri gerekir. Bunlar henüz kanser değildir ancak tedavi edilmezse kansere ilerleyebilirler.

Tedavi, kanserin evresine (ne kadar yayıldığına), tipine, hastanın yaşına ve genel sağlık durumuna göre belirlenir. Multidisipliner bir onkoloji ekibi (Jinekolojik Onkolog, Radyasyon Onkoloğu, Medikal Onkolog) tarafından planlanır.

Erken evrelerde genellikle cerrahi (radikal histerektomi) veya bazen radyoterapi; lokal ileri evrelerde kemoradyoterapi (kemoterapi ile birlikte radyoterapi); çok ileri evre veya nükseden hastalıklarda ise kemoterapi, hedefe yönelik tedaviler ve immünoterapi kullanılır.

Çok erken evredeki (küçük tümörlü) ve çocuk isteği olan seçilmiş genç hastalarda Radikal Trakelektomi adı verilen, rahmin gövdesinin korunup sadece rahim ağzının çıkarıldığı özel bir ameliyat denenebilir. Ancak bu standart bir tedavi değildir ve özel uzmanlık gerektirir. Çoğu invaziv kanser tedavisinde rahim alınır.

Rahim ağzı kanseri taraması, anormal test sonuçlarının değerlendirilmesi (kolposkopi/biyopsi) veya kanser öncüsü lezyonların tedavisi için Prof. Dr. Nuray Bozkurt’a Ankara‘daki kliniğine 0538 983 18 78 numaralı telefondan ulaşarak randevu alabilirsiniz. Kanser tanısı durumunda ise Prof. Dr. Nuray Bozkurt sizi en uygun tedavi için uzman onkoloji merkezlerine yönlendirecektir.

Tanı ve tedavi süreçleriyle ilgili bilgi almak için iletişime geçebilirsiniz.